k/ aralamalar II

Author: ezelmai /

ruhumdan çalınan mutebessim hali... ve dahi bu karartma seferleri...
dört nala sürülen ölü atları... çanak çömlek patlatan çocukların kir pas ellerini...
teni.. tini..kini..sini..ini..
dünyanın korktuğu yalnızlığın içine salıyorum derunumdan sildiklerini.
tırnaklarımdan yeryüzüne sarkan bu kırmızılar, hükümsüz gezen dilazara başımın gözümün sadakasıdır!

-sıyırın harflerden şiirleri !

_________________
leyli leyli...

7 ses:

bünyamin durali dedi ki...

Merhaba Elif Nural,

Şiirleriniz için ayrıntılı bir değerlendirmede bulunacağım, demiştim size. Ne var ki, sayfalarında size bu sözü verdiğim sanal edebiyat sitesi, benim sitelerine girişimi (gayet antidemokratik bir biçimde ve gerekçe bile göstermeksizin)yasaklayınca, bu sözümün gereğini, istencimin dışında, yerine getiremedim. İnanır mısınız bilmem, demokrasi kültüründen zerrece nasiplenmemişlerin beni engellemeleri (ilk kez olmuyor bu: kaç siteden, kaç dergiden kovuldum da, gene susturamadılar beni) hiç dert değil; ama size "yalancı" çıktım, budur üzüldüğüm.

Şimdi bunu onarmaya çalışacağım:

Şiirlerinizi, burada olduğu kadarıyla ve defalarca okudum. Çok etkilendim, diyeceğim ama, bunu popülizm olarak adlandırmayın lütfen! Düşüncelerimi, hiç kimseye ve hiçbir kuruma yaranmak gibi bir niyetim olmadan ortaya koyduğum halde, her nedense kimileri, beni yanlış yorumladıklarından olacak, bu “serzenişli” cümleyi kurmak zorunda kaldım ki, bunun sizinle hiçbir ilişiği yok tabii.

Baştan, olanca içtenliğimle kutlamalıyım sizi. Şiirinizin gepgeniş coğrafyası ve kapsadığı anlamsal yoğunluk, kelimelerle anlatılacak gibi değil. Yerleşik veya aykırı şiir anlayışlarının elbette en iyilerinden yararlandığı besbelli; ama, onları asla birebir öykünmeden ve dönüştürerek, kendi sesinizin ve sözünüzün damgasını vurduğunuz bir şiirsel platonuz var.

İmgelerinizin çok-katlılığının estirdiği birbirinden etkili rüzgârların uğultusu, benim yorumlayış / algılayış dağarcığımda öyle farklı çağrışımlara yol açtılar ki, bütün bu yansıtmalarınız için, belki ayrı bir yazı döşenmem gerekecek.

Dizeden dizeye geçişlerdeki estetik maharetiniz, onların aralarındaki ilmekleri birbirine sımsıkı bağlayışlarınız, ona kezâ. Dizeler, dize olmaktan öte, sanki dağların birbirine eklemlenerek “sıradağ” oluşturmasına benzer biçimlerde, bir “sıra-dizeler silsilesi”ne dönüşmüşler adeta.

Sözcükleri, “kendiliğinden çıplaklığı”ndan çıkararak, gündelik dilin semantiklerinden çok farklı bağlamlara yerleştirirken gözettiğiniz “derinlik”ler ve bu derinliklerin okuyanda yarattığı (duygusal değil) “duyarlıksal yarılma”lar da cabası tabii.

Kaldı ki, sözcükler, bireyci / bunalımcı, kaypak burjuva şairlerinin kavradığı gibi “saf sözcük”ler olarak bulunmuyor şiir(ler)inizde. Dolgu malzemesi değiller, her birinin bir işlevi var, bulunduğu şiir kesitinde. Kimileyin bir imgeyi şahlandırıyorlar, kimileyin de bir metaforu alevlendiriyorlar. Dolayısıyle, helezonik bir duyarlıksal coşkulanmayı “toplumsalcı bir felsefe”nin merkezinde tetikleyen, gemlenemez şiir patlamaları peydâ oluyor ister-istemez. Sizin şair duruşunuzdan, “evren / doğa / dünya / toplum / insan” zincirinin halkalarına bakışınızdaki yaklaşımınızdan, bağımsız değil bu güzellikler, bilincindeyim. Bir “etik tavır”, estetiksel zarafetlerle yoğrulmuş “ahlâki bir dünya-görüşü” var mağmanızda. Sımsıcaklığınızın şiirinizin en ücra köşelerine, kılcallarına varıncaya değin ve katman katman sızması bundan.

“İnsansever” (yaşlılar buna insanperver diyorlar) bir şiiriniz var özünde; tabii ve katiyen “insanperest” (insan’a her şeye karşın tapınan) değilsiniz. Diyesim o ki: İnsan teklerini ve tümüyle insan soyunu, çelişmesiz bir bütünsellik içinden değil, çelişkili ve niteliklerini sürgit ileriye dönüştüren bir diyalektik akışkanlığın yörüngesinden yansıtıyorsunuz. Yansıtırken de, o denli “damıtık bir dil” kullanıyorsunuz ki, gıpta etmemek olanaksız.

Söylemek bile fazla: Dil, bir şairin olmazsa olmaz, en önemli / en değerli gereci. Nâzım Hikmet, biliyorsunuz, bir şairin / yazarın diline titizlenmesini, bir marangozun rendesine, bir duvar ustasının malasına gösterdiği titizlenmesi kadar önemser. Siz, dünya şairi Nâzım’ın bu öngörüsünü ne güzel içselleştirmişsiniz. Ayakta alkışlıyorum, nehirlerce çağıltılı dilinizi.

Yukarıda, sizi toplumsalcı diye nitelemiştim. Boşuna demedim bunu. Savsözlere, didaktik öğretilere bel bağlayan, kaba-toplumculardan kalın duvarlarla ayırmak için dedim. Sizin toplumsalcılığınız, “toplum mühendisliği”nin ve sahte solculuğun, düzmece devrimciliğin örgütlediği “parti komiserliği” cinsinden bir toplumculuk değil; onlarınkinin tam aksine, özerk ve özgürleştirici bir toplumsalcılık. Şiirinizi özgürleştirmekle kalmıyorsunuz böylece, şiirinizi okuyan(lar)ı da özgürlükçü kılıyorsunuz. “Önce devrimci” görünmeyi matah sananların aksine, siz, “önce şair” olarak var-olmanın nesnel ve öznel koşullarını, “iyi şair”liğin devrimciliği zaten içerdiğini, derinlemesine özümlemişsiniz. (Bizden Nâzım’ın, Ahmed Arif’in, Gülten Akın’ın, Metin Altıok’un; ülkemiz dışından Mayakowski’nin, Ritsos’un, Alberti’nin, Sylvia Plath’ın ve daha nice toplumsalcı şairin aşk şiirlerinin devrimciliğini anımsamanın tam yeridir burada).

Şiirinizi tanımaktan çok hoşnutum.

Şiirinizin serüvenini milim milim ve de soluk soluğa izleyeceğim.

Şiirce kalın.

-bünyamin durali

ezelmai dedi ki...

Bünyamin Bey,

kıymetli değerlendirmeniz için tekrar ve tekrar teşekkür ediyorum. Umarım incinmeye yaklaşmanıza engel olabilmişimdir...

Sevgi, selam...

yavuz zemheri dedi ki...

elif hanım, çok değerli şair ve eleştirmen bünyamin durali'nin şiirleriniz için yazdığı değerlendirmeye ne yazık ki tümüyle katılamıyorum. durali, keşke, şair olarak şiirlerindeki kabına sığmaz coşkulanmasını, eleştirmen olarak yazılarında biraz frenleyebilse demişimdir hep. birikimli, entelektüel bir insan, gözünü budaktan sakınmaz bir eleştirmen, tamam, ama, yazıyla şiir aynı şey değil ki. şiir öznelliği kaldırabilir de, yazı, daha bir nesnellik ve soğukkanlılık ister. durali ise, sizin şiirlerinizde de, övgüsünün dozunu kaçırmış bence. gerçi, yererken de öyledir bazen. doğru değil bu. durali'nin, sizin iyi şair olduğunuz tespitine katılıyorum da, sizi sanki erişilemez bir şairmiş gibi göstermesine hayır!
selam ve saygıyla.

ezelmai dedi ki...

selam ve saygı bizdendir efendim. düşündüklerinizi esirgemeden dillendirdiğiniz için size de teşekkür ederi. zira bunu yapan çok az sayıda kişi var...

teşekkür ile...

nurhayat dedi ki...

Yerlere göklere sığdırılamayan şiir değil de,sanki felsefe kuramı...

sanal şairlerin birbirlerini pofpoflama eylemiyle şiir bir yere varmaz..

çok başarısız, duygudan nokta nasibini alamamış bir şiircik sadece okuduğum..

ezelmai dedi ki...

sanal şairlik nasıl bir şey? hadi onu bırakın da, madem sanal şairlere ve onların teneffüs ettikleri ortamlara bu denli vakıfsınız, o halde reel şair nasıl olunur öğretmeniz mümkün mü acaba? minnettar kalırım... hem belki böylelikle bir yere varabilir şiir, sayenizde.

ve ek olarak, okuduğunuz üç beş satır, üç beş satırdan ötesi değildir. zira bu noktada yazılanlar sizin açınızdan başarıdan yana nasipsiz bulunmuşsa, şiir algınızı iyice bir temize çekmeniz gerekmektedir. çünkü, farkındalığı en ücra köşede kalmış bir şiir okuru bile, bu karalamalar serisinin şiir değil de hakikaten karalama olduğunu ayırt edebilir... bu da demek oluyor ki, şiir olmayan bir şey hakkında başarısız şiir değerlendirmesi yapmak olanaksızdır.

bünyamin beyin kalemim ile ilgili yapmış olduğu değerlendirmenin perde arkası var. bana ulaşabileceği tek yer burası olduğundan o zamanlar, bu yorum kısmını seçip eklemiş düşüncelerini.

sanırım iyi bir gün geçirmiyordunuz bu mesajı yazarken.

alakanızdan ötürü teşekkür ederim.

esenlikle....

nurhayat dedi ki...

Aman tanrım!!!
Şu güzide ‘şair’imizin yaptığına bakın…
Bir dokun bin azar işit misali..
Sayın yüce şair ya da karalamacı, sizinle bir husumetim yok, olamazda..
Sadece üst kültür insanı Bünyamin beyin yazdıkları itici gelmişti, anladım ki siz de itici olmanız hasebiyle gocunmuşsunuz. Sorun değil, İstediğiniz tepkiyi ‘verebilirsiniz’
Baksanıza siz her şeye, her sözcüğe muktedir zat-ı muhteremler her şeyin son kararınıza varmışsınız, ben ne gibi bir öğüt verebilirim.Haşa!! Belki Yücel Kayıran’ı okusanız faydası olabilir:))
İnternet güllerinin hepsi kendini Cemal Süreya ya da Metin Altıok sanıyor..
Vallah üzülüyorum sayın şairimiz. O kadar yani..
Bu son kez dökülen cümlelerdir, tekrarı olmayacak.
Çok rahatsız olduysanız benden, silip engelleyin ya da ben niye akıl veriyorum.
Siz zaten ne yapacağınızı bilirsiniz..

‘Şiirle kalın’

“Bu arada Bünyamin beyin size ulaşabilecek bir kanal bulması da ayrı mutluluk tabiî ki hepimiz için:))”

Related Posts with Thumbnails